aç kalmak mı arınmak mı
       Ramazan ayı oruç ayıdır. Her ne kadar farklı diller olsa da “oruç” kelimesi “uruc” kelimesini hatırlatır bana. Ses benzerliğinin ötesinde anlam paralelliği de vardır sanki. Oruç’un anlamı nefse hâkim olmaktır. Uruc ise yükselmek anlamındadır. Aslında oruç da nefse hâkim olarak yükselmektir bir bakıma. Yükselmek ki bir süreçtir. Mevlana tarifiyle hamlıktan pişmeye ve yanmaya varmaktır. Ramazan kelimesinin bir anlamı da yanmaktır zaten. Yanmak ateşe dalmak, ateşle arınmaktır. Ateş ki aşktır insanda, aşk ki maşuktan başka her şeyi yakandır. Oruç aşkla birleşince uruc olur. Gerçek oruç aşkla tutulunca anlam bulur. Aşksız oruç açlık angaryası olur. Öyle demişti sevgililer sevgilisi; “onların elinde yalnızca açlık kalır…” Oruç aşkla birleşince, açlık değil arınma ön planda olur. Aç kalan bedendeki hafiflik sanki ruhu da hafifleştirir. Ruhsal bir arınmaya dönüşen oruç, okyanuslara açılmak üzere kıyıdan demir almak, uçuşa hazırlanan zeplinden ağırlıkları boşaltmak gibidir.
       Sahte benliklerimizi açlıkla çözen içsel bir savaşımdır oruç. Kendi özgürlüğümüzü yaratıcının iradesi içinde eritme sürecidir, “Ben senin yarattıklarını, bana helal kıldıklarını değil yalnızca seni istiyorum. Sen iste senin istediğin kadar aç, susuz kalayım” demektir yaratana. Hiçliği yaşamaktır oruç, Neyzen Tevfik’in boynunda taşıdığını damarlarında taşımaktır, Açgözlülüğü, doyumsuzluğu bırakıp acziyeti yaşamaktır. Gururu, kibiri, şehveti, kini bırakmaktır.
       Oruç tamamen kişisel bir ibadettir. Aslında içe dönme sürecidir de… Başkalarına bakmaktan kendini fark edemeyen gözün kendi içine dönmesi, etrafını dinlemekten kendine vakit kalmayan kulağın kendi sesini duymaya başlamasıdır. Olayları ve diğerlerini düşünmekten kendini unutan aklın, varlığını düşünme ve sorgulama sürecidir oruç. Yaşamın hengâmesinde boğulan ruhlarımızın soluklanma ayıdır ramazan.
       İftardaki ilk yudum sudur her şeyi anlatan. Sanki yeryüzüne inen rahmet gibi bedenimize inen rahmettir. Ruhsal bir dönüşümün tamamlanması, hamlıktan kurtulup yanmış benliğin hayat bulması gibidir.
Hepinize hayırlı ramazanlar
       Sahte benliklerimizi açlıkla çözen içsel bir savaşımdır oruç. Kendi özgürlüğümüzü yaratıcının iradesi içinde eritme sürecidir, “Ben senin yarattıklarını, bana helal kıldıklarını değil yalnızca seni istiyorum. Sen iste senin istediğin kadar aç, susuz kalayım” demektir yaratana. Hiçliği yaşamaktır oruç, Neyzen Tevfik’in boynunda taşıdığını damarlarında taşımaktır, Açgözlülüğü, doyumsuzluğu bırakıp acziyeti yaşamaktır. Gururu, kibiri, şehveti, kini bırakmaktır.
       Oruç tamamen kişisel bir ibadettir. Aslında içe dönme sürecidir de… Başkalarına bakmaktan kendini fark edemeyen gözün kendi içine dönmesi, etrafını dinlemekten kendine vakit kalmayan kulağın kendi sesini duymaya başlamasıdır. Olayları ve diğerlerini düşünmekten kendini unutan aklın, varlığını düşünme ve sorgulama sürecidir oruç. Yaşamın hengâmesinde boğulan ruhlarımızın soluklanma ayıdır ramazan.
       İftardaki ilk yudum sudur her şeyi anlatan. Sanki yeryüzüne inen rahmet gibi bedenimize inen rahmettir. Ruhsal bir dönüşümün tamamlanması, hamlıktan kurtulup yanmış benliğin hayat bulması gibidir.
Hepinize hayırlı ramazanlar