Başlangıca varma derdi
       Kur’an’da anlatılır ki(Araf, 171-172) Allah dünya yaratılmadan önce ruhları yarattı. Orada(elest bezmi, elest meclisi) bütün ruhları bir araya toplayıp “Elestü bi-rabbiküm” Yani “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim” diye sordu. Ruhlarımız ise “Evet” anlamına gelebilecek pek çok kelime arasından “belâ”yı seçerek “Kalü: Belâ” (Dediler ki: Evet).
        Belâ aşkınlığın binlerce tecellisinden biridir. Belki de en belirginidir. Öyle ki aşk, belâ sağanak gibi yağarken ıslanmak için kendini dışarı atmaktır. Aşk ehli, dert ehlidir derler. Mevleviler birbirlerine “Allah derdini arttırsın” diye dua ederlermiş. Dert dilemek, garip gözükse de “Allah aşkını arttırsın” demek gibi bir şey bu. Öyle ya Mecnun’a göre Leyla derdinden daha tatlı bir şey yoktur herhalde. Aşk derdinin dermanı Niyazi Mısri’nin meşhur,
“Derman arardım derdime
Derdim bana derman imiş”
Beyitinde ifade ettiği gibi, derdin kendisidir. Böyle olunca derdin artmasını dilemek yapılabilecek en güzel dualardan biridir.
        İnsan bir an olsun dertsiz kalmaz. Kendi rızasıyla dertlenmediğinde ise bugün çoğumuzun yaşadığı gibi binlerce dert doldurur gönlünü. Rabbimize “Belâ” diyerek verdiğimiz sözü çoktan unutmuş, kendimize gururdan, ihtirastan, paradan, şehvetten ve hasetten yeni tanrılar edinmiş, onların dertleriyle dertlenmiş durumdayız. Sanki ömür altımızdan akıp giden bir nehir bizlerse nehrin akıntısında savrulan sandallarda gibiyiz. Nehrin suyu her geçen saniye, yeni tanrılarımızın attığı çöplerle daha da kirleniyor. En temiz hali ise suyun ilk çıkış yerinde. Öyleyse başlangıca varmalı, derdimiz bu olmalı. Bu dertle diğer dertleri unutup hayata bir başka gözle bakmalı. Başlangıca varmak için asılmalı küreklere, hem de öyle bir asılmalı ki akıntıya karşı koymalı. Zaman sevgiliye daha da yakınlaştırmalı.
        Belâ aşkınlığın binlerce tecellisinden biridir. Belki de en belirginidir. Öyle ki aşk, belâ sağanak gibi yağarken ıslanmak için kendini dışarı atmaktır. Aşk ehli, dert ehlidir derler. Mevleviler birbirlerine “Allah derdini arttırsın” diye dua ederlermiş. Dert dilemek, garip gözükse de “Allah aşkını arttırsın” demek gibi bir şey bu. Öyle ya Mecnun’a göre Leyla derdinden daha tatlı bir şey yoktur herhalde. Aşk derdinin dermanı Niyazi Mısri’nin meşhur,
“Derman arardım derdime
Derdim bana derman imiş”
Beyitinde ifade ettiği gibi, derdin kendisidir. Böyle olunca derdin artmasını dilemek yapılabilecek en güzel dualardan biridir.
        İnsan bir an olsun dertsiz kalmaz. Kendi rızasıyla dertlenmediğinde ise bugün çoğumuzun yaşadığı gibi binlerce dert doldurur gönlünü. Rabbimize “Belâ” diyerek verdiğimiz sözü çoktan unutmuş, kendimize gururdan, ihtirastan, paradan, şehvetten ve hasetten yeni tanrılar edinmiş, onların dertleriyle dertlenmiş durumdayız. Sanki ömür altımızdan akıp giden bir nehir bizlerse nehrin akıntısında savrulan sandallarda gibiyiz. Nehrin suyu her geçen saniye, yeni tanrılarımızın attığı çöplerle daha da kirleniyor. En temiz hali ise suyun ilk çıkış yerinde. Öyleyse başlangıca varmalı, derdimiz bu olmalı. Bu dertle diğer dertleri unutup hayata bir başka gözle bakmalı. Başlangıca varmak için asılmalı küreklere, hem de öyle bir asılmalı ki akıntıya karşı koymalı. Zaman sevgiliye daha da yakınlaştırmalı.